İstanbul’da olta balıkçılığı denildiğinde akla ilk gelen yerlerden biri, Galata Köprüsü.


Sabah saatlerinden itibaren sayısız balıkçıyı ağırlayan köprüde, havanın kararması ile nöbetçiler de değişiyor.


Kar, yağmur, rüzgar…  Balıkçılar hiçbir hava şartına aldırış etmiyor.


Gecenin karanlığında oltalarını atan balıkçılar, sabahın ilk ışıklarına kadar rızıklarını denizden çıkartıyor.


“Gece sessiz ve huzurlu”


O balıkçılardan biri Şenel Işık.


Uzun yıllardır Galata Köprüsü’nün müdavimi olan Işık, gündüzün yoğunluğu yerine gecenin sakinliğini tercih edenlerden.


“Gündüz burada balık tutmak insan yoğunluğundan çok büyük mesele. Gece ise sessiz, sakin. Kafa dinlemek için geliyorum. Zaten balık işi kafa dinleme işidir. Arkadaşlarımızla görüşüyoruz, çay demliyoruz, sohbet ediyoruz.”


Gecenin soğuğuna aldırış etmediklerini söylüyor Şenel Işık.


“Şu an saat gece 3 buçuk. Kış ayındayız ama hava fena değil. Soğuk da olsa arkadaşlarla muhabbet ederek birbirimizi ısıtıyoruz. Gerekirse ateş yakıyoruz, o ateşin başında ısınıyoruz. Balık varsa da yoksa da… Şu an balık yok ama rahat ve huzurlu bir ortam.”


Denizlerdeki balık azlığı Galata Köprüsü’ndeki balıkçıları da etkilemiş durumda.


Yirmi beş yıldır bu köprüde balık tuttuğunu söyleyen Şenel Işık; “Şu an istavritin çıkması lazım, hiç yok. Çinekop, lüfer, sarı kanat… Onların bol bol olması lazım, hiç yok. Yirmi beş yıl önce bu aylarda biz kova kova balık tutardık fakat şu anda eser yok” diye anlatıyor.

Galata Köprüsü’nün gece balıkçıları


Hastalığı yarım asırlık alışkanlığın önüne geçemedi


Köprünün bir diğer gece sakini ise Necef Çelik.


60 yaşındaki Çelik, 52 senedir Galata Köprüsü’nde balık avlıyor.


Parkinson hastası olan Necef Çelik, hem bu rahatsızlığından hem de gecenin sakinliğinden dolayı akşam saatlerinde balık tutmayı tercih ettiğini belirtiyor.


“Gece balığı daha büyüktür, daha çoktur. Çocukluğumdan beri gelirim. Balıktaki rahatlığı, huzuru rehabilitasyon merkezinde bulamazsın. Parkinson’un en önemli özelliği insanı hantallaştırmasıdır. Vücut zayıf düşüyor ama balığa geldiğim zaman aktif olduğum için rahat ediyorum.”

Galata Köprüsü’nün gece balıkçıları


 


“Morali bozuk olanlar bizimle balık tutmaya gelsin”


Ramazan Büyükbayram da Galata Köprüsü’nün gece müdavimlerinden. Balıkçılığın bir tür bağımlılık olduğunu belirten Büyükbayram;


“İnsanlar bu saatte burada ne yapıyorsun diye tepki verebilirler. Ama balık tutmak bir hastalık. Burada kafamızı dinliyoruz. Mutlu oluyoruz. Balık tutmayan bunu anlamaz.”


Ramazan Büyükbayram herkesin mutlaka bir gün Galata Köprüsü’nde balık tutması gerektiğini söylüyor.


“Canı sıkılan, morali bozulan, psikolojik sorunları olan herkes gelsin. İnsanlar evlerinde bunalıma gireceğine burada balık tutup kendisini kurtarsın”.

Galata Köprüsü’nün gece balıkçıları


Gece geç saatlerde Galata Köprüsü’nde olmanın güvenlik açısından da hiçbir sıkıntı olmadığının altını çizen Küçükbayram; “Burada herkes birbirini korur kollar. Tanımadığım bir balıkçı bile burada sıkıntı yaşasa herkes ona yardıma koşar. Herkes birbirine saygı duyar” diyor.


Ramazan Büyükbayram, Galata Köprüsü gibi tarihi ve turistik bir yerde balık tutmanın mutluluğunu da yaşıyor.


“Turistler geliyor, bakıyor, merak ediyor. Fotoğraf çektiriyorlar. Bu da bizi mutlu ediyor. Yeri geldiğinde biz de onlara yardım ediyoruz. Oltamızı tutun öyle çekin fotoğraf diyoruz. Çok hoşlarına gidiyor, böyle sıcak bir ortam oluyor. Welcome to Turkey diyoruz mutlu oluyorlar.”

Paylaşmak
2024 © Güncel Haberler. Her hakkı saklıdır.